29 May 2008

Onlar sokak çocukları

(Bu yazı,Öykü Atölyesi/Fotoğrafın Dili çalışması için yazılmıştır)


........Nasıl bir yerdi bilemedim ilk gördüğümde,etraf dağınık,etraf puslu,etraf karmaşık hislerin yer aldığı bir sağnak yağmur bulutu.İlk deneyimimdi ve elimden geldiğince çaba göstermek istedim onlara.Birine baktım ve sonra diğerine tanıştırılırken.''Sizlerle dialog kuracak yeni üyemiz Aylin'' dedi yanımda duran,kapı gibi sağlamlığına inandığım adam.Öyle boş boş baktılar,sanırım inanç duymadılar o an.Sonralarda beni kabul etmiş olacaklar ki yavaş yavaş iç dünyalarını araladılar,kolay oldu desem yalan olur.Kimi kimsesizdi,kimi sokağa atılmıştı,kimi yurttan kaçmıştı ama hepsi sevgiye,sahiplenilmeye açtı.O an anladım ki onları bu sokaklarda hırçın yapan da geçmişlerinde tanıştıkları bu his düzensizliğiydi.
Zamanla paylaşamamaya başladılar içlerini açtıkları kişiyi,birbirleriyle yarıştılar.Çoğu zaman küstüler hatta,yüzlerini döndüler suçlarcasına.Paylaşmak onlara göre değildi,birbirleriyle paylaştıkları tek şey,ait olduklarını bildikleri ıssız,çelimsiz ve hatta siyah-beyaz yerlerdi.

28 May 2008

Eroin/Christiane F'in Korkunç Anıları


Uzun bir aradan sonra tekrardan kitap okumaya başladım.Gerçekten beni rahatlattığını,birtakım düşüncelerden uzaklaştırdığını ve eğer okuyacağım kitap kendim için doğru seçimse,o anlar farklı bir boyuta ışınlandığımı ve bunun verdiği keyfi unutmuşum ne yazık ki uzun zamandır.
Tekrardan okumaya başlayayım dedim ve daha önce de okuduğum bir kitapla açılışı yaptım.Bundan sonra okuduğum kitapları burada paylaşmaktan zevk alacağım.
Öncelikle Eroin adlı kitabın arka kapağını yazmak ve sonrasında kendi görüşlerime geçmek istiyorum;
''Bu bir roman değil,Christiane'nin kelimesi kelimesine gerçek,yaşanmış tüyler ürpertici öyküsü.Bu kitabı oluşturan anılarını anlattığında Christiane 16 yaşındaydı.12 yaşında esrara,13 yaşında eroine başlamıştı.Müptela oldu.Sabah okula gitti,öğleden sonra kendisi gibi eroinman olan arkadaşlarıyla birlikte fahişelik yaparak eroin parası kazandı.Annesi,tam 2 yıl,kızının bu ikili yaşantısını fark etmedi.Christiane,kendisini uyuşturucu kullanmaya iten rahatsızlıklarını ve çocukluktan genç kızlığıa geçme çağında bir eroinman olarak yaşadıklarını bütün ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştı bu kitapta.............'' şeklinde bir paragraf daha yazı devam ediyor.
Kitabı okumadan önce de uyuşturucu bağımlısı olan kişilere karşı tepkim yoktu ne yalan söyleyeyim,herhangi bir kızgınlığım,aşşağılamam ya da iğrenç görmem söz konusu değildi.Bu da sanıyorum lisede iken sokak çocukları ile ilgili bir dernekte faaliyet göstermemden ve en azından tinerci çocuklarla yakından tanışıp,içlerini görebilmemdendi.Bazen gruba girme isteğinden,bazen aile fertlerinin kaybedilişinden,bazen maddi imkansızlığın yol açtığı çaresizliklerden,bazen ebeveyn ilgisizliğinden...Herşeyden...Ama en önemlisi bunların hepsinin başlığının DIŞ ETKENLER olması ve kişinin bir nedenden dolayı yönelmesi bence.Uyuşturucu bağımlılığına kişiyi içinde bulunduğu etkenlerin sürüklediğini ve çıkmak istense de yine aynı etkenlerden dolayı daha çok batıldığını,gerek reel hayatımdaki izlenimlerimden gerekse bu kitaptan oldukça bilincine varmış durumdayım.
O çok değerli gördüğümüz,çıkış yolu sanılan uyuşturucu bağımlılarını tedavi etmek amaçlı kurulmuş kuruluşların dahi,aslında kişiyi yine içine sürüklediğini ki hak verirseniz,çıkan birçok haberden o yerlerde dahi uyuşturucuyu bulmanın kaçınılmaz olduğunu biliyoruz.Bunun diğer bir örneğini de bu kitap sayesinde farklı bir ülkeden öğrenmiş oluyoruz.
Kitap içerisinde 5-6 adet fotoğrafta bulunmakta ve gerçekten çok etkiliyor okuyanı...
Başlayınca bırakılmayacak kadar kendine bağlayan ve içinizde kızgınlık duysanızda temelinde çaresizliğin ve duygusallığın olduğunu hissedeceğiniz müthiş bir gerçek yaşam...

27 May 2008

Zaman durmuyor,hayat akış yönünü her daim değiştiriyor


YEŞİL BİR PANTOLONUM VARDI
VE ÜZERİNDE SIRTI AÇIK BEYAZ BLUZÜM...
AYAĞIMDA NE VARDI ANIMSAYAMaDIM ŞİMDİ.
TEK ANIMSADIĞIM;YAKIŞTIRDIĞIM.
....
ŞUAN GRİ EŞOFMANIM
VE ÖNÜ KÖPEKLİ T-SHIRTÜM VAR.
YİNE YAKIŞTIRIYORUM AMA BU DEFA BİR FARK VAR;
O ZAMAN Kİ HAYAT,ŞİMDİ Kİ BANA YAKIŞMIYOR.
ÜZERİMDE BİR BEDEN KÜÇÜK DURUYOR...

24 May 2008

Şu sigara yasağı


Artık kapalı alanlarda ve açık mekanların bir kısmında sigara içmenin,yere izmarit atmanın para cezasına çevrildiği,yasaklandığı bir ülkede yaşıyoruz.Ne mutlu yasağım var diyene!
Geç gelmiş,bazı kurallarında özgürlüğü kısıtladığını düşündüğüm,uygulanacağından ve uygulanırsa şayet,ne kadar 4/4lük olacağından şüphe ettiğim bu yeni adıma,Aylince merhaba demek istedim.
Yasak güzel,hoş.Kapalı alanlarda,havalandırmanın olmayışından,olsa da yetmeyişinden dolayı karşıyım tabii sigara içilmesine fakat dışarda bunun engellenmek istenmesi pek bir garibime gitti.Geçenlerde izliyorum ropörtaj yapılmış,demişler ki;''bu yasağı destekliyorum,sigara kokusu açık havada da olsa beni rahatsız ediyor.İçilmesine karşıyım''.Şöyle tepki gösteririm,böyle tepki gösteririm!Şu açık hava da kısımlı yasağın birilerinin özgürlüğünü sağlarken,diğerininkini elinden aldığını neden düşünmüyoruz?Zaten sokakta yürüyebilmeyi özgürlüğümüz olarak algılamış bireyler içinde yaşıyoruz %100 olmasada.Buna kanâât etmişiz farkında değiliz bişeylerin,bırakın ufak şeyler kalsın şöyle kenarda...
Yine geçenlerde rastladığım bir görüntü televizyondan.Adam oturmuş dışarda tüttürüyor.Tüttürürken yere atıyor saniye saniye külünü.Bişey yok bu ana kadar.Sigarasını bitiriyor ve elinde kalan kül kadar izmariti atıyor yere.Hooop!geliyor görevli colombo,basıyor cezayı.Neymiş?İzmariti yere atmış.Çok özür diliyorum,adam iki saattir külü yere atıyor,izmariti atınca mı olay oluyor?Mantık bu mudur?KÜL UÇAR;İZMARİT BÂKİ KALIR:)))Bir kural çıkartıyorsunuz bari adam gibi uygulayın!
Hiç bunlara gerek yok,kesin abi sigara satışını.Sağlıksa sağlık,millet bulamaz;doğal olarak ta alamaz.Ama olur mu efendim,nerden ne koparırız diye bakan ve hatta yakında attığımız adımdan vergi alma hesabı yapan bir ülkenin evlatlarıyız biz şuan!Vay halimize vay!
***Kapalı mekanlarda sigara içilmesine bende karşıyım ve ben 24 senedir ağzıma da koymuş değilim ucu yananı(bir arkadaşım böyle hitap ediyor ona).Ama birşeye karar verilirken mantıklı kurallar konulmasını isterim ve adam gibi de uygulanmasını.Bir adım atıyorsan gereğince ilerle;ilerleyemeyeceksen o adımı atma diyenlerdenim...Nâcizane fikrim...

21 May 2008

Fotoğrafın Dili için kısa kısa cümleler...


Uzaklardaki güneşi bile avuçlarımın arasında tutmayı başarabilmişken kendime yakınlaştırarak,seni düşlerimde yaşatmayı bile başarabilmiş değilim.
...
Gece karanlık değil rengini görebilmek için ve yeterli soğuğu vermiş parmak uçlarıma sırf beni yakmaması için.Gece puslu değil uzak güzelliğine bakma şerefine nail olmuşken ve daha batmamış yuvarlağın yaydığı ışığa tam hakim olma şansını yakalamışken.
...
Sadece ellerimi kaldırdım bir dağın tepesinde,hafif yuvarlak yaptım alt-üst şekilde.Birden anladım ki kolay istediğin şeye ulaşabilmek uzak ta olsa,yine anladım ki uzak olan istemiyorsa eğer,ne yaparsan yap bedenine yaklaşmaz asla...

20 May 2008

Bazen olur böyle,insan beyni kiremit değil...

Kalktığımda karanlıktı,ıssız bir yol gibiydi evimin koridoru ve yine de biliyordum ıssızlığın sonunu.Birden ses geldi,arka arkaya parçalar çalmaya başladı eskiye ait.Bir an sadece şuan için eskiye aitmişim gibi geldi içinde bulunduğum dilime isyan eder gibi.

Bulutlar dağıldı yavaş yavaş.Gökyüzü beyazla karışıktı ve şimdi aldı maviliğini.Hayır,yine de beyaz var içinde.Denize bakıyorum...Puslu şimdilik...

Altı,beş ve üçe düştük derken tek olduğumu gördüm soyağacımda.O tekte belki düşmek üzere...Ve belkide hiç yerini almamıştı soyağacında...

14 May 2008

Kelime Oyunu/MASAL...''Kırmızı Başlıklı Kız'' masalını bir de kurdun ağzından dinleyelim mi?



''Her gün yaptığım gibi ormanı temizlemeye çıkmıştım.Orman benim evim,temiz tutmak da benim görevim.Derken bir kız beliriverdi.Kırmızı başlık ve peleriniyle çok şüpheli bir görünümü vardı.Kimin aklına gelir bu garip kıyafeti giymek.Bir kurnazlık peşindeydi mutlaka.Bir süre dikkatle izledim bu garip kızı.Elinde taşıdığı üzeri örtülü sepette kim bilir ne taşıyordu!..Yürüyüşü bile normal değildi.Yanına yaklaşıp ne yaptığını sorunca bana büyükannesinin evine gittiğini söyledi ama gel de inan.Yine de bıraktım peşini kendi işime döndüm.Ama aklım o kıza takıldı birkere...Bir gidip bakayım doğru mu söyledikleri dedim kendi kendime; gerçekten böyle bir büyükanne var mı?Siz olsaydınız gerçekliğini kontrol etmek istemez miydiniz?Orman benim evim.Ben hem ev sahibiyim,hem de diğer orman sakinlerine karşı sorumluyum.Neyse uzatmayayım...Gittim,baktım ve gerçekten bir büyükanne buldum.Sorduğumda "evet o küçük kız benim torunum" dedi.Ben de sorumlu bir kişi olarak;"bu küçük kız yabancılarla konuşulmayacağını öğrenmemiş daha!..." dedim ve anlattım küçük kızla karşılaşmamı.Büyükanne de ürperdi ve birlikte küçük
kıza bir ders vermeye karar verdik.O yatağın altına saklandı,ben Onun geceliğini giydim, başlığını taktım ve yatağına yattım.Küçük kız birazdan içeri girdi.Seslendi cevap verdim.Ne şaşkın bir çocuk!..Beni büyükannesi sanıvermişti.Ben benim büyükannemi değil sesinden, kokusundan bile tanırım oysa ki.Neyse bunlar bir şey sayılmaz, daha neler yaptı bilseniz.Kulaklarımın niçin büyük olduğunu sordu.Ne ayıp şey hiç sorulur mu!...Yine de çocukluğuna verip yumuşak bir sesle cevapladım."Seni iyi dinlemek için"...Ama bu sefer kalkıp da burnumun niçin büyük olduğunu sormaz mı!..Küçük kız hiç mi hiç terbiye almamış.Ben zaten burnumu kendime kompleks haline getirdim, öz-güvenim sallantıda.Psikologlar,estetikçiler...Dünya para harcıyorum ama nafile.Yine aldırmamaya çalışırken bu sefer de ağzımın kocaman olduğunu yüzüme vurmaz mı!Tabi ki kızdım, siz olsanız kızmaz mıydınız?O sinirle ayağa fırlayıp peşinde koşturmaya başladım.Birden ne olsa beğenirsiniz!Bir kocaman avcı elinde tüfek kapıdan dalıverdi.Beni "seni hain kurt,büyükanneyi yedin değil mi?.." diye suçlamaz mı!..Halbuki büyükannenin kılına bile dokunmadım, O da saklandığı yerden çıkıp beni korumaya çalışmadı.Malum yaşlılık,kulakları iyi duymuyor.Avcı mahkeme yapmadan infaz kararımı verdi.Tabi ben de adalet bulamayacağımı,hatta canımı yitireceğimi anlayıp pencereden zor attım kendimi.Geçirdiğim büyük korkunun sarsıntısı yetmiyormuş gibi o gün bu gün ormanda bile yüzümü rahat gösteremez oldum. Adım haine çıktı.Yeter Artık...Ben Suçsuzum...''
:))

4 May 2008

Mimsel Davalar/Yaşlılık


Sevgili Elçin beni mimlemiş ve demiş ki ''Aylince yaşlandığında nasıl olurdun?'..
Ben hep yaşlılığımı zinde ve olabildiğine kokoş hayal etmişimdir.Sporunu yapan,hani fıtness falan olmasa da en azından düzenli yürüyüşünde,giyimine gençliğindeki gibi önem veren,kuaförünü aksatmayan ve makyajından geri kalmayan hayat dolu bir yaşlı olmayı planlıyorum.Hani şu mızır mızır mızırdandığından huysuz olduğundan yanına yaklaşılmayan değil de,sırf gülmek için etrafına doluşulan bir nine olmayı..Ve hatta o yaşıma rağmen torunlara moda hakkında imajmaker lık dahi yapabilecek kokoşlukta olan:)))Bu arada saçlarımı şuana kadar büründüğüm hiçbir renkte düşünmüyorum,tamamen beyaz istiyorum.Bilmem hoş durur mu yaşayalım görelim..
Bu hayaller bir yana,en çok istediğim huzur dolu ve kendi kendime yetebileceğim bir yaşlılık..Umarım herkes kendi romanının son bölümlerini bu şekilde bitirir..
Teşekkür ediyorum Elçin'cim..
ve Berrin,senin bu konuda yazdıklarını ilgiyle okuyacağımı düşünerek seni mimliyorum,anlat bakalım nasıl bir yaşlı hatun olurdun?