18 Eki 2007

Murathan Mungan'dan Çok Beğendiğim Bir Kaç Paragraf...

''Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk,arkadaşlık,sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz? Akşamüstünün bir saatinde yorgun gövdemiziyaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omuzumuzadolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz biromuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollaradayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu? Değerinibiliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyormuyuz?Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp kendimizihep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız birbaşkasına ,bir yenisine ertelerken hayat yanımızdangeçip gidiyor mu?
Karşımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışınasürerken birgün geri dönüp onu deliler gibiarayacağımızı hiç hesaba katmıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kezzalimdir, her zaman aynı fırsatları sunmaz, toylukzamanlarını ödetir. Hoyratça kullandığımızarkadaşlıkların, eskimeden yıprattığımızdostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün.
Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlarolması gerekenler değildir. Yıldızların bizim içinparladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelirhayatımızdan kayan yıldızların gömüldüğü maziye kitlenir.
Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendihayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileriyakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları ''BIRGÜN''geçmişte kalmıştır; oysa, hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığımız, omuzunuzunüzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip''Nasıl olsa ileride birgün tekrar karşıma çıkar ''dediğinizdir.Oysa tam da o gün bu zalim şehri terketmiştir O, boş yere bu sokaklarda aranırsınız...

17 Eki 2007

Gelişin de Tesadüftü Gidişin de...

Bazen sanıyordum ki sen hep vardın… Bazen sanıyordum ki, sen hep olacaktın..Yüreğimdeki sevgi kimliğini yitirmeyecekti zamanla… Ben hep senin olacaktım. Sen hep bana aynı gözlerle bakacaktın. Sana ilk kez dokunduğum o karanlık akşamdaki gibi, birden bire oluverdi her şey bizim hayatımızda… Bizim bir hayatımız var mıydı onu bile bilmiyorum şimdi…
İstanbul'a sanki bir dua gibi, bir sihir gibi yağıyordu kar. Karanlık sokaklarda yürüyorduk hiçbir yere varmayı ummadan. Bizi bekleyen hiçbir şey yok sanıyorduk. Oysa ne çok şey varmış.. Ne çok şey yaşanacakmış…
Birden bire dokunduğun ellerim bir mucizeye tanık olur gibi ısınmıştı birden bire… Sonra bir mucizenin bitişine tanık olduğunda da yine onlardı gözlerimi kurulayan… Ne başlarken, ne biterken canımı acıtmadı bu mucize… Belki biraz ağladım…
"Bana gelişin bir tesadüf mü" demiştim gülerek. "Tesadüf diye bir şey yoktur yaşamda" demiştin sen de… "Ben her şeyi göze alıp geldim…" Giderken de her şeyi göze aldın biliyordum… Ben de… Bir tek sevmeyi göze alamadık… Belki bu yüzden imkansızdık…
Gelişin de tesadüftü gidişin de biliyorum şimdi… Hayatımdan öylece geçip gitmek için gelmiştin… Geçtin… Gittin… Oysa sen hayatta tesadüf yoktur demiştin… Oysa sen kalmak için gelmiştin… Öyle demiştin… Oysa Geç-tin… Gittin…