18 Ara 2007

ADI ASLI;YAZARI BANADAİR_BERRİN...18.12.2007


Yüz yıl yaşamış ama hep genç kalmış,
yağmur damlasından deniz yapmış kendine...
Mor şemsiyesi elinde...
Adı ASLI..Tıpkı 'Adı Aylin' gibi...
O, hiç bir yere hiç kimseye ait görmediğim, sanki oldum olası tek başına varolmuş, birey olmayı küçük yaşlardan itibaren öğrenmiş Pamuk Prenses görünümünde Zeyna yürekli özel bir kadın...Anne..eş..dost..
Çocuksu, eğlenceli, akıllı, net, inatçı, egzantrik, asi, hırçın, gözüpek, özgürlüğüne düşkün, kendine has duruşu olan, pire için yorgan yakabilen, sözlerinin ve yaptıklarının arkasında durabilen, kendini geliştirmeyi hoşlandığı şeyleri yapmayı seven,takıntılı, mantığını duygularının önünde kalkan yapabilen, çokça süslü, tüylü terlikleri, peluş oyuncakları, cicili bicili, simli, pembe ve tonlarındaki herşeyi çok seven, yaptığı işi en iyi şekilde yapmayı isteyen, orjinal şeylerden hoşlanan , kendinden emin, içinde fırtınalar kopan ve çoğu kez bunu belli etmeyen, gece yarısı 'hadi kalk deniz kenarına iniyoruz' veya 'profiterol yemeye gidiyoruz ' dediğimde itirazsız gelebilecek hatta bunu benim gibi pijamalarıyla yapabilecek kadar umursamaz ve eğlenceli olan, ani fikirlerden ve olaylardan korkmayan, yaşam enerjisi hiç bitmeyecek gibi duran, hayatı 9/8 lik ritimde yaşayan :) aklı başında bir çılgın desem, onu anlatmaya yeter mi bilmem :)
Bildiğim, ona sürpriz yapıp şaşırtmaktan hoşlandığım, bildiğim yeniden yapılanan, yapılanacak olan hayatında aradığı herşeyi fazlasıyla bulmasını istediğim, bildiğim kilometrelere inat hayatı birlikte adımlayacak kadar onu çok sevdiğim ve önemsediğim...
ADI ASLI; SURETİ BENDE SAKLI..
***bu satırları yaklaşık bir buçuk ay önce ona kırgın olduğum bir gecenin sabahı yazmıştım.Bunları okumasının en uygun zamanının doğum gününde olacağını düşünüp şimdi gün yüzüne çıkartıyorum satırlarımı..Tekrar ve tekrar nice senelere..:)
SEN BENİ ŞUAN GÖZYAŞLARINA BOĞAN VE MUTLULUKTAN AĞLAMANIN KEYFİNİ İKİNCİ DEFA YAŞATAN KADIN,DOST,CAN..GEÇEN YAŞIMDA BANA GELEN EN BÜYÜK HEDİYELERDEN BİRİ OLDUN HABERSİZCE VE ŞU SAATLERDE ADIM ATTIĞIM YENİ YAŞIM İSE BU HEDİYENİN ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜ SAĞLASIN SADECE..BU KISA SÜREDE KENDİMİ SANA İFADE EDEBİLMİŞ,YÜREĞİNDE MEKAN SAHİBİ OLABİLMİŞ İSEM BENDEN MUTLUSU YOK İNAN VE SEN DE YÜREĞİMİN BİR KÖŞESİNDE KENDİ İMPARATORLUĞUNU KURDUN,YÜREĞİM HER İHTİYACIN OLDUĞUNDA YÜREĞİNDE.DOĞUM GÜNÜM SENİN BU ÖZEL JESTİN İLE KUTLU OLSUN KARDEŞİM..İYİ Kİ VARSIN BERRİN...

12 Ara 2007

Biri beni saklanırken görmüş ve SOBE demiş:))

İşte o an:)Acaba kim,ne zaman beni sobeleyecek diye beklerken tatlı arkadaşım Berrin beni sobelemiş:)Teşekkür ediyorum Berrin'cim:)
BEN KÜÇÜKKEN;büyüdüğümde ne olacağımı sorarlardı ve cevap olarak ''gelin olacağım''derdim,zaman zaman,insanları rahatlatabildiğimi düşündüğüm için psikolog;küçük yaşlarımdan itibaren evimizde evcil hayvan beslediğimizden veteriner;bebeklerime yaptığım kıyafet tasarımlarımdan dolayı stilist olmakta istedim.Fakat ilk söylenen gerçeğe yakındır cümlesini ispat edercesine sadece ''gelin''oldum:))))Mutluyum:)))
ASLINDA BEN;7/24 gülen,heyecan ve atraksiyondan zevk alan,inatçı,istediği o an olmadığında suratçı:))içimden geleni düşünmeden o an yapan ve bundan mutluluk ve keyif alan,yardım etmekten hoşlanan bir hatunum:)
İLK KOPYAM;şimdi bu kısıma hiç kopya çekmedim demek isterdim 2007 aklımla fakat hemen hemen herkes gibi bende yaptım ve başarıyla da tamamladım:))Gerçi ders Milli Güvenlik dersiydi ve hocamız soruları da vermişti ama haylaz bir insan için bu ders çalışacağı anlamı taşımaz tabii ki:)Her oyunun kuralı var,racon meselesi ya da:)Güzelce kopyamı çektim ve başarıyla sonuçladım girişimimi,tek hatamsa her bir soruyu koca koca kağıtlara düzgünce yazmamdı,arkadaşlarım bana baya gülmüştü:)Eee haylaz öğrenciyim dedim,düzensiz demedimmmm!!!!:)))
EN SAÇMA HUYUM;cep telefonumda arama listesini;msj bölümünü;pc de ileti geçmişini,explorer geçmişini,çöp kutusunu,masa üstünü her gün temizleme gibi saçma bir huyum var!!!Benim telefonum yetmiyor,eşiminkini de arada temizliyorum,temizlerken bir de söyleniyorum '' amma birikmiş bu 7512 ler'':)))
BENCE CEP TELEFONU;flört dönemimizde en önemli,kıymetli;elimizden düşürmediğimiz yegane varlığımız,evlilik dönemimizde akşam siparişlerini vermek için ve akraba msjları için kullandığımız genel bir araç:)))
AŞK BENCE;korunması zor fakat imkansız olmayan bir maden yatağı...
SEVDİĞİM BLOGLAR;özellikle şu şu demeyeceğim,yazıları hoşuma giden her bloga yorum bırakıyorum ben,ama favorim Berrin'in blogu..

Bende sevgili zelebek ve Handan'ı sobeliyorum,haydı parmaklar klavyeye:)))

11 Kas 2007

KARA DUTUM;ÇATALKARAM...

KARA DUTUM, ÇATALKARAM, ÇİNGENEM,NARTANEM, NURTANEM, BİRTANEM.AĞAÇ İSEM; DALIMSIN SALKIMSAÇAK,PETEK İSEM ;BALIMSIN AGULU.GÜNAHIMSIN,VEBALİMSİN,SEVABIMSIN.KADINIM, KISRAĞIM ,KARIMSIN....
Neden KARADUTUM diye başlamıştı ? Çünkü karadut sevdaya adanmıştı.Hem de ölümüne sevdalara....Bu sevda Yunan Mitolojisinde şöyle anlatılmıştı yüzyıllar önce :

Bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı. Kızın adı Tispe ,delikanlının ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardı. Birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karşı ask beslerlerdi. Fakat aileleri görüşmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. İki evin arasında gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. Bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe ağaca Piremus dan önce varmıştı. Gittiğinde avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. Korkarak bi mağaraya doğru koşmaya başladı. Farkında olmadan yolda boynundaki eşarbını düşürmüştü. O sırada Piremus geldi gördükleri karşısında donup kalmıştı. Kocaman aslan ağzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe'nin esarpını parçalıyordu. O an aklına gelen ilk ve tek şey aslanın Tispe'yi öldürerek yediğiydi. Tispe'siz yaşayamazdı. Aklından geçen sadece aşkı uğruna canına kıymaktı. Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Kanlar içinde cansız bedeni yere düştü. Tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti. Piremus'un cansız vucudu yerdeydi ve elinde Tispe'nin düsürdüğü eşarpını tutuyordu. İlk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyi anlayamamıştı. Ama esarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. Bir an ve mağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmisti. Ve onun öldüğünü düşünen Piremus askı uğruna canına kıymıştı. Tispe bir an bile düşünnmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü. Onların aşkı ölesiye bir aşktı ölüm bile onları ayıramazdı. Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canına kıyabilirdi ve hançeri sapladı. Birden vücudu Piremus'un bendeninin üstüne yığıldı. O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzlestirmek istediler ve bu ciftin üstünde duran agacı bunların askına adadılar. Piremus'un kanını bu ağacın meyvelerine, Tispe'nin gözyaslarını ise ağacın yapraklarına verdiler. O günden beri kara dut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini, (Piremus'un kan lekesini), dut ağacının yaprakları, (Tispe'nin gözyasları) temizler.. Bilirmisiniz dut agacının meyvesinin lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız lekenin gittiğini göreceksiniz
...

2 Kas 2007

İçimden...Öylesine...




Merhaba Dost,çok sancılı bir dönemde öyle bakınırken pat! bir baktım ki karşımdasın.Sohbet muhabbet derken msn sohbetleri..Derken geceleri gündüzleri hep beraber..Ve derken bir bakmışım yanı başımdasın sanki..Farkında olmadan öyle çok şey anlatmışım ki bana dair sana ve öyle çok şey paylaşmışım ki o'na dair..Konuştuğumuz konular kelime kelime aklımda,sadece avatarından yansıttığın sıcaklığın anbean yüreğimde ve kikir kikir kikirdediğimiz o dakikalar hala dudağımda tebessüm halinde her düşündüğümde..Ne diyeyim seni çok benimsedim Dost ve seni çok seviyorum..Kaç kez görüştük ve bundan da önemlisi kaç kelime edebildik yüzyüze?Hmmm 1 defa görüştük sadece ve 3 saat beraber olabildik aynı mekan içerisinde..Sonrası km ler..Ne kaybetmişiz?Hiçbirşey..Ya ne kazanmışız?Ben kendi adıma,sadece güldüğümde yanımda olmayan her halimde beni anlayabilen,gerektiğinde danışabildiğim,gerektiğinde ağlayabildiğim,gerektiğinde kahkahalara boğulabildiğim bir ARKADAŞ,bİr DOST,bir ABLA kazanmışım..İyi ki varsın Berrin..

18 Eki 2007

Murathan Mungan'dan Çok Beğendiğim Bir Kaç Paragraf...

''Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk,arkadaşlık,sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz? Akşamüstünün bir saatinde yorgun gövdemiziyaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omuzumuzadolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz biromuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollaradayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu? Değerinibiliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyormuyuz?Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp kendimizihep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız birbaşkasına ,bir yenisine ertelerken hayat yanımızdangeçip gidiyor mu?
Karşımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışınasürerken birgün geri dönüp onu deliler gibiarayacağımızı hiç hesaba katmıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kezzalimdir, her zaman aynı fırsatları sunmaz, toylukzamanlarını ödetir. Hoyratça kullandığımızarkadaşlıkların, eskimeden yıprattığımızdostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün.
Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlarolması gerekenler değildir. Yıldızların bizim içinparladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelirhayatımızdan kayan yıldızların gömüldüğü maziye kitlenir.
Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendihayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileriyakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları ''BIRGÜN''geçmişte kalmıştır; oysa, hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığımız, omuzunuzunüzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip''Nasıl olsa ileride birgün tekrar karşıma çıkar ''dediğinizdir.Oysa tam da o gün bu zalim şehri terketmiştir O, boş yere bu sokaklarda aranırsınız...

17 Eki 2007

Gelişin de Tesadüftü Gidişin de...

Bazen sanıyordum ki sen hep vardın… Bazen sanıyordum ki, sen hep olacaktın..Yüreğimdeki sevgi kimliğini yitirmeyecekti zamanla… Ben hep senin olacaktım. Sen hep bana aynı gözlerle bakacaktın. Sana ilk kez dokunduğum o karanlık akşamdaki gibi, birden bire oluverdi her şey bizim hayatımızda… Bizim bir hayatımız var mıydı onu bile bilmiyorum şimdi…
İstanbul'a sanki bir dua gibi, bir sihir gibi yağıyordu kar. Karanlık sokaklarda yürüyorduk hiçbir yere varmayı ummadan. Bizi bekleyen hiçbir şey yok sanıyorduk. Oysa ne çok şey varmış.. Ne çok şey yaşanacakmış…
Birden bire dokunduğun ellerim bir mucizeye tanık olur gibi ısınmıştı birden bire… Sonra bir mucizenin bitişine tanık olduğunda da yine onlardı gözlerimi kurulayan… Ne başlarken, ne biterken canımı acıtmadı bu mucize… Belki biraz ağladım…
"Bana gelişin bir tesadüf mü" demiştim gülerek. "Tesadüf diye bir şey yoktur yaşamda" demiştin sen de… "Ben her şeyi göze alıp geldim…" Giderken de her şeyi göze aldın biliyordum… Ben de… Bir tek sevmeyi göze alamadık… Belki bu yüzden imkansızdık…
Gelişin de tesadüftü gidişin de biliyorum şimdi… Hayatımdan öylece geçip gitmek için gelmiştin… Geçtin… Gittin… Oysa sen hayatta tesadüf yoktur demiştin… Oysa sen kalmak için gelmiştin… Öyle demiştin… Oysa Geç-tin… Gittin…