28 Kas 2009

Mutluluqum...

Herşeye raqmen qülümseyebilmeli insan...
Mutluluk aynaya baktıqında karşılaştığın qülüşünde qizli ne de olsa...
Çok olumsuz anlarda yaşasan hayatında,daha kötüsünü düşünüp atlamaya çalış üzerinden.
ßen yapıyorum ve ßu şekilde şansımın farkına varıyorum...
Şanslıyım;
içimde qülmeyi ßilen ve hiç ßüyümeyen bir çocuk yaşatıyorum ...

19 Kas 2009

Mutfakta ßiri varrr :)

Uzun zamandır Pembe Kazan'a uğramadığımdan haliyle kullanıcı adını ve şifresini unutmuş olduğumu,Berrin'cim senden utanarak açıklamak istiyorum:)Tam postuma başlamış yazıyordum ki,blogdan devam edeyim dedim ve kullanıcı adını istediğinde,belki de senesini doldurduğumu farkettim kazanın kapısını açmayışımın :)
Bugün öğle civarı,annem ve minik erkeğimle sıkı bir alışveriş turu yaptıktan sonra eve döndük.Zaten birkaç gündür aklımda bulunan zeytinyağlı pırasa ve makarna salatasını yapmak üzere bir heyecanla girdim mutfağa.Çok ta keyif aldım uğraşırken,özlemişim mutfakta olmayı ve farkettim ki aylardır mutfağa adım atmamışım:)Anneye güvenmek böyle olsa gerek,bugün öğle civarı yaptığımız alışverişte oğlumun neleri sevip sevmediğini kestiremediğimi anladığımda,anneye güvenmenin tam da anlamını bulmuş oldum ayrıca!Boşuna ''hadi ablası yemeğini de sen yedir'' demiyor annem bana ya da arkadaşlarımdan bazıları ''nöbetçi anne/yedek anne'' kelimelerini boşuna kullanmıyorlar:))İşin şakası bir yana da keyifli geçti günüm...
Aslında hepimizin bildiği tarifleri buradan yazmayacağım,kullanıcı adı ve şifreyi öğrendikten sonra kazana yazmayı istiyorum mutfakta çektiğim karelerle.
Bu postumu Mutfakta ßiri var ! diyerek ve birkaç fotoğraf ekleyerek bitiriyorum,herkese sevgiler...


Zeytinyağlı pırasanın soğanını,havucunu pişirirken :) Bu karede makarna salatasının,salatalık turşusunu doğrarken :) Ve fınısh :)

14 Kas 2009

Kokulu bir mim :)

Sevdiğimiz ve sevmediğimiz kokular konulu bir mim aldım Bana Dair Berrin'den uzun zamandan sonra...Keyifle yazmaya başlıyorum şimdi sevdiğim kokulardan;
*Kışı yaşarken kokusunu içime çekmekten hoşlandığım bir kokudur kahve kokusu,içimi ısıtmasını,üşümemi anlıkta olsa bastırmasını sevdiğim,özel,anlamlı ve sevdiğim bir koku.
*Hani şu yemekleri yaparken hazırladığımız harç kokusu da sevdiğim bir kokudur,annem mutfaktayken burnuma gelirse,anında yanında biter ve kaptığım bir ekmeğin üzerine bir kaşık alırım,insana daha bir acıkmışlık duygusu katıyor,mutfağı sarmasını seviyorum:)*Meyveli mum kokusunu seviyorum,krema tadında diyorum mumlar için hep tadını bildiğim halde:)
*Oğlumun hiç değişmeyecek bebek kokusunu seviyorum hem de 1000 yıl koklamayacak olsam aynı kokunun burnumda kalıcı olacağını bildiğim bir tutkuyla...Aklıma Ahmet küçükken çişli bezlerini içime çeke çeke her alt değiştirdiğimde koklamam geliyor:)Çok güzel kokuyor dediğimde gülerlerdi bana,şimdi ben de gülüyorum ama gerçekten güzel kokuyordu:)O zaman oğlumun çişli bez kokusu da desem yalan olmaz sanırım hahaha,sesli güldüm :)
Benzin kokusu,tiner kokusu,anason kokusu ise sevdiğim diğer kokuların arasında olanlar...
Sevmediğim kokuların başında ise balık kokusu geliyor.Beni tanıyanlar bilir,ne eve sokarım ne de alışverişini yaparım balığın.Hastane kokusunu da sevmem.İç karartıcı,sanki negatif olan herşeyi çeken bir mıknatıs gibidir hastane kokusu.Hele ki geceleri,insana keşke koku olmasam dedirtir,bunaltır,içten gelen derin bir çığlık attırır...Islanmış çimen kokusunu da çoğu insanın aksine sevmiyorum ve bir de kolonya kokusu hoşlanmadığım kokular arasında...

Hatuncum sana çok teşekkür ediyorum ve senden aldığım mimi uzun zamandır bloguna dokunmamış olan Bulut'a ve blogunu yeni keşfettiğim SU'dan Sayfalar'a kabul ederlerse paslıyorum...
Güzel haftasonları diliyorum hepinize...

11 Kas 2009

Mutluluk Oyunu

Mutluluk belki de çocukluğumda hiç oynamadığım bir oyunu öğretiyordu bana,elma dersem çıkar mıydı,oyunun kurallarında elma-armut ikilisi var mıydı bilmiyorum.Tek bildiğim zor bir oyun olduğu ve hep kendi istediği zaman oynamama izin verdiği...Oyunun tam benim için oldukça keyifli kısmına geldiğimizde neden yarıda bırakmak durumunda kalıyordum,neden aniden siren sesleri duyuluyordu acil durumu haber vermek istermişcesine ve neden oyunun sonu hiç gelmiyordu anlayamadım bir türlü;anlatanda olmamıştı ki dinleyeyim.Bir cümle hatırlıyorum sadece uzaklardan gelen '' sakin ol,yakında geçer''.Bu da kurallardan biriydi sanırım,duyuyorsan bu cümleye karşılık '' hep geçiyor'' dediğimi bilmeni istiyorum.
Tam yakaladığımı sandığım an kenarından köşesinden uçurtmayı,ipin elimde kaldığını ve uçurtmaya hakim olmanın bir sonra ki bahara kaldığını anlamam geç olmuyor.Özgürlüğüne gidiyor ve ben özgür kalmayı istediğim yolları arşınlamaya devam ediyorum özgür olma düşüncesiyle...Özgürlük;mutluluk dünyamda.Mutlu olduğumda özgür;özgür olduğumda mutlu hissediyorum hissediyorum da,şu sonu gelmez oyunu bir türlü oynayamıyorum...