
Sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar,
sevdiğine herşeyini verdiğin müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin
demiş Nazım Hikmet.
Yine son sayfasında şaşırdığım ama bu defa mutlu bir şaşırma yaşadığım,''vay be!'' dedirten fevkalade bir son olmuş romanın bitirilişi...Baştan sona anlatmak istemiyorum kitabın içindekileri.Okumayan varsa bunun keyfini yaşasın,olaylar karşısında şaşırsın,üzülsün,düşünsün sonrasını istiyorum.Kitaptan birkaç yer var seçtiğim ve paylaşmak istediğim;
''....İçimden geçenlere gülüyorum.Çocuk doğurmak için,öncelikle evlenmek gerek.Evlilik kavramı ise,öylesine uzak ki bana...Gördüğüm bir filmdeki replikler düşüyor aklıma:
''Neden evli değilsin?''
''Önceleri evlenmek için çok gençtim.Sonra da hiç vaktim olmadı.Geçen yıl,on dakikalık bir fırsat geçti elime.Onda da saati kurmayı unutmuş,uyuya kalmışım!''
Gerçekten mükemmel bir cevap bu,üstü kapalı düşüncelere ışık tutan ve zekice...Ve kitaptan bu sözler hoşuma gitti bir de,Mark Twain'in sözleriymiş ve sırayla yazılmış;
''İmkansız olduğunu bilmiyorlardı,bu yüzden başardılar''
''Kitap okumayı bilmeyen kimsenin,okuma bilmeyene karşı hiçbir üstünlüğü yoktur''
''Doğru pabucunu giymeden,yalan dünyayı dolaşır''
''Her zaman doğruyu söyle;ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın''
Kendimi Aslı ile duygusal yönden bağdaştıramadığım,davranışlarına kızdığım,acaba böyle aşklar yaşanıyor mu dediğim,her yönden azmi alkışladığım kitabın işte son satırları...
''bir adım kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
Beni affet
Kaybetmek için erken,sevmek için çok geç...''
Eğer kitabı okuduysanız ya da okursanız bu son dizelerin tüm kitabın ana fikrine eşit olduğunu da anlarsınız.Keyifli bir yaşamdı benim için,bakalım sırada ki kitabım bende nasıl etkiler yaratacak.